gerçekçi

gerçekçi
1. ذرائعي [ذَرَائِعيّ]
Anlamı: gerçeği gören ve ona göre davranan, realist
2. واقعي [واقِعِيّ]
Anlamı: gerçeği gören ve ona göre davranan, realist

Türkçe-Arapça Sözlük. 2015.

Игры ⚽ Поможем написать курсовую

Look at other dictionaries:

  • gerçekçi — sf. 1) Gerçeği gören ve ona göre davranan veya gerçeğe uygun olarak yapılan, realist Halkçı olduğu kadar gerçekçiydi Atatürk. S. Eyuboğlu 2) Gerçekçilik yanlısı olan, realist Geçmişi geçmişte bırakıp bugüne bakmak daha gerçekçi bir yaklaşımdır. H …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • toplumcu gerçekçi — is., ed., fel. Toplumcu gerçekçilik yanlısı olan kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yeni gerçekçi — is. Yeni gerçekçilik yanlısı olan kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • realist olmak — gerçekçi olmak Her türlüsünde de faydalarını ve mahzurlarını görecek kadar realist olalım. P. Safa …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gaf — is., Fr. gaffe Yersiz, beceriksiz, zamansız söz veya davranış, patavatsızlık, pot Gerçekçi olmayışı yüzünden, bugün bize tarihî gaf olarak görülen atılımlarla, bu çizgi hayli gölgelenmiştir. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller gaf yapmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gerçekçilik — is., ği 1) Gerçekçi tutum ve davranış, realizm 2) Gerçekleri olduğu gibi yansıtmaya çalışan sanat çığırı, realizm Çağımızda gerçekçilik akımlarının güçlenmesi, sinema sanatında da etkisini gösterdi. N. Cumalı 3) fel. Bilinçten bağımsız bir… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • megaloman — is., tıp, Fr. mégalomane Megalomaniye tutulmuş olan, kendini çok büyük gören kimse Megalomanların at oynattığı edebiyat dünyamız, bu kabil gerçekçi itiraflara pek alışık değildir. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • realist — sf., Fr. réaliste Gerçekçi Kukla oyunu realist bir yansıtma değil. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller realist olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yanıt — is. Cevap Türk Eli nin uluları bu sorulara akıllıca ve gerçekçi yanıtlar bulamıyorlardı. N. Araz Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller yanıt vermek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yeni — sf. 1) Kullanılmamış olan, eski karşıtı Yeni giysi. Yeni ayakkabı. 2) Oluş veya çıkışından beri çok zaman geçmemiş olan Yeni haber. Yeni moda. 3) En son edinilen Yeni eve taşındık. 4) İşe henüz başlamış Yeni öğrenci. Yeni asker. 5) O güne kadar… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • hakikatperver — (A. F.) gerçekçi …   Osmanli Türkçesİ sözlüğü

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”